SON YAYINLAR

TV İZLE

tv

29 Kasım 2010 Pazartesi

Esma-ül Hüsnanın Hikmet ve Faziletler

Adil العدل Bu ismi şerifin manası


Adaletle hükmeden, zulmetmeyendir.

Her kim bu ismi şerifi Cuma gecesi yirmi lokma üzerine yazıp yerse, Allah’u Teâla mahlukatı ona musahhar (itaâtkar) kılar.

Afüv العفو Bu ismi şerifin manası:

Kullarının günahlarını silen, affedendir.

Her kim düşmanın sıkıntısında sabredemezse bu ismi zikreder. Her kime şeytan vesvese verse bu ismi sürekli okursa Allah

El Hafîz Faziletleri

Hafîz الحفيظ Bu ismi şerifin manası.


Mahlûkatını koruyan, muhafaza edendir.


Her kim sudan, ateşten insanlar ve cinlerden veya birinin sözünden korkarsa, bu ismi her gün on kere okursa hoşlanmadığı şeylerden emin olur.

El Bâis Faziletleri

Bâis الباعث Bu ismi şerifin manası


Kullarını ahirette dirilten, gizlilikleri ortaya çıkaran.


Her kim Allah Teâla’nın kendi kalbini nurlandırmasını isterse uyuduğu vakkite ellerini göğsü üzerine koyar ve bu ismi yüz kere zikrederse ve ayrıca bir kere zikrederse, muhakkak Allah onu kalbini diriltir ve nurlandırır.

El Mecîd Faziletleri

Mecîd المجيد Bu ismi şerifin manası:


Zatı ve sıfatlarıyla yücelik sahibidir.


Kimin akrabaları ve akranları arasında izzet ve kıymet yoksa ismi sabah namazından sonra doksan dokuz kere okursa ve üzerine üflerse; onlar arasında izzet ve heybet hâsıl olur. Kim cüzam hastalından korkarsa biyz günlerinde (kameri ayın 13–14–15. günlerin) oruç tutar, iftar vaktinde bu ismi zikrederse Allah onu

Cennetle Müjdelenen 10 Sahabe'nin Yazı Dizisi Başlıyor


Aşere-i Mübeşşire - Hayattayken Cennetle Müjdelenen 10 Sahabe Yazı Dizisi

Efendimiz Hz. Muhemmed (sav) tarafından hayattayken cennetle müjdelenen 10 sahabenin hayatları, özellikleri ve iman hakikatlerini işleyeceğimiz yazı dizisine İslam Ahengi farkıyla toplu bir şekilde ulaşabileceksiniz. Önümüzdeki haftadan itibaren her hafta 1 sahabeyi ele alacağız. Sitenin sağ tarafındaki "Konu Başlıkları" Bölümünden "Cennetle Müjdelenen 10 Sahabe" adlı alt başlıktan bu yazılara ulaşabilirsiniz. Bu kutlu habere sağlıklarında mashar olmuş sahabelerin isimleri ve incelerken izleyeceğimiz sıra ise inşallah şöyle olacak;
Aşere-i Mübeşşire

1. Ebu Bekr-i Sıddık
2. Ömer bin Hattab
3. Osman bin Affan
4. Ali bin Ebu Talib
5. Talha bin Ubeydullah
6. Zübeyr bin Avvam
7. Abdurrahman bin Avf
8. Sa'd bin Ebi Vakkas
9. Said bin Zeyd
10. Ebu Ubeyde bin Cerrah

Kıyametin Sahih Alametleri


Kıyametin’in iki ayrı grupta alametleri vardır.Bu alametler gizli alametler ve açık alametlerdir.

Gizli Alametler

 İnsandan izzet, hürmet, muhabbet, şefkat, edeb,haya,cömertlik, ahde vefa, doğruluk, safa, dostluk,takva, şeriatin yürürlükten kalkması gibi. Şehirlerde mescidlerin çoğalması cemaatin azalması,binaların yükselmesi, elbiselerin incelmesi, kadınların ve çocukların hakimiyeti ele alması,kadınların erkeklere erkeklerin kadınlara benzemesi, homoseksüelliğin artması, eşyanın bereketinin azalması, şeriata uygun alışverişin kesilmesi, iyilerin hakir kötülerin hürmet görmesi,fısk ve fücurun artması ve kabirlerin süslenmesi bunlara kıyametin şartları dahi derler.

Açık Alametler

1- Deccal’ın çıkması
2- Üç gece üst üste ay tutulması
3- Üç sene boyunca yedi iklimde kıtlık olması
4- Büyük bir dumanın her tarafı kaplaması
5- İsa Aleyhisselam’ın Şam’daki beyaz minare üzerine inip Deccali öldürerek Şeriat-ı Muhammediye ile amel etmesi
6-Resül-i Ekrem soyundan Mehdi çıkıp, kırk yıl adalet üzre gidip, Hz.İsa Aleyhisselam’ı bulması.
7-Dabbetü’l Arz’ın vücuda gelmesi
8-Ye’cüc ve Me’cüc’ün İskender seddinden çıkarak, Yedi iklimi istila etmesi
9-Hz. İsa Aleyhisselam’ın Mekke-i Münevvereye gelip, buradan Ahirete gitmesi; bundan sonrada Kabe’nin yıkılması
10-Güneş’in batıdan doğup orada dolanması

Bu alametlerin ve şartların ortaya çıkmasından sonra misk ve anber kokusu gibi serin ve temiz rüzgar esip, mü’minlerin ruhları bu rüzgarın tatlılığı ile çıkar. Bundan sonra Kur’an-ı Kerim’in hükümleri yeryüzünden kalkıp,halkın cümlesi cehalette kalır. Yüz yıl dahi böle gider.

Bunların orataya çıkmasından sonra Hakk Teala İsrafil Aleyhisselam’a Sur’u üflemesini emreder. Hemen o an Sur’un sesinin heybetinden yedi gökte olan meleklerin ve yedi yerde olan yaratıkların cümlesi,Kıyamet koptu sanıp, dizleri üzere düşüp, kendilerinden geçer. Gökler ve yerler titreyiş ve sarsıntıyla düşüp, yıldızlar dökülür. Saçlar, sakallar ağarıp, hamileler doğurup, insanların cümlesi kendinden geçip, sarhoşlar misali kalırlar. 

 Bu Sur’un ilk üfürülüşüdür ki, ondan bu haybetleri alırlar. Kırk yıl dahi bu minval üzere gider. Bundan sonra Hakk Teala, İsrafil Aleyhissellam’a yine Sur üfürmekle emreder.Bunun üzere o dahi ikinci üfleyişte Sur’u öyle güçlü üfler ki, şiddetinden bütün dağlar o demde düzlenerek yerlerinden kopup, havaya çıkıp, atılmış pamuk gibi olurlar. Yedi gök pare pare olup, yeryüzüne su gibi eriyip dökülürler. Denizlerin suyu kupkuru olup, Güneş ve Ay’ın ışığı gidip kapkara olurlar. Cihan’ı karanlık kaplayıp, Arş-ı A’la’dan aşağıların aşağısına belki perde altına dek, her ne kadar yaratık ve melek varsa cümleten helak olurlar (dünyevi vücudu yok olur). Ancak Allah’a yakın meleklerden sekiz melek kalır. Bunlar Cebrail, Mikail, Rıdvan ve Azrail’dir. Öteki dördü Arş’ın taşıyıcılarıdır ki birisi İsrafil’dir. Bundan sonra Azrail Aleyhissellam, o yedi meleğin dahi ruhlarını kabzeder.En son kendi ruhunu kabzederken bir çığık atar ki, narası gökleri geçip yerler gider.

Ezan Okunduktan Sonra Okuyabileceğimiz Dua


 Ezan okunduktan sonra büyüklerimiz tarafından söylenen ve isteyenlerin okuması gereken dua;

"Allahumme rabbe hâzihî’d-dav’veti’t-tâmmeh ve’s-salâti’l kâimeh, âti Muhammeden’il vesîlete ve’l-fadîlete ve’d-derecete’l-vâsiate ve’b'ashu mekamen Mahmûden ellezi veadteh."

Türkçe Anlamı
 
“ Ey bu mukaddes davetin sahibi ve kılınacak namazın maliki Rabbim, Efendimiz Muhammed Aleyhisselam’a vesile, erdem ve geniş derece makamlarını ver. O’nu kendisine vaadettiğin en sonuncu makam olan Makam-ı Mahmud’un zirvesine çıkar.İşinde sebat eden, nimetine şükreden, ibadetini güzel yapan, doğru konuşanlardan eyle! Sıhhat, afiyet ve güzel ahlak ver! Kaza ve kaderine rıza gösterenlerden eyle! ”
                                                                                                        ( Buhari / Ezan )

malik: sahip
fazilet: insan yaradılışındaki bütün iyi huylar, erdem.
sebat: sözünden veya kararlarından dönmeme
mukaddes: kutsal
vesile: Elverişli durum,fırsat

Cengiz Numanoğlu Beyitleri

Cengiz Numanoğlu
Rütbe var; yazılır, mezar taşına;

Zaman sellerinde, aşınır gider.

Rütbe var; yazılır cennet arşına;

Sonsuzdan sonsuza, taşınır gider..

----------------------------------------------

Şu dünya denilen, mal mülk harmanı,

Bir kıvılcım ile, kül olur gider.

Gönül ateşinin, külü dumanı,

Yedi kat cennete, yol olur gider. 

----------------------------------------------

Günah sofrasından doğrulmayanın,

Gönül sofrasında, gözü olur mu?

Allah aşkı ile yoğrulmayanın,

O’na naz etmeye, yüzü olur mu?

-----------------------------------------------

Hem, İslam dinine “çağdışı” dersin,

Hem de cenâzende, imam istersin.

Dünyada hidâyet vermezse Mevlâ;

Teneşirde, imam sana ne versin ?..

------------------------------------------------

Yara sancıları, ilaçsız dinmez,

Tövbesiz günahlar, bil ki, silinmez.

Ölümü, her zaman, her yerde bekle.

Ölüm, seni nerde bekler bilinmez.

28 Kasım 2010 Pazar

El Vedûd Faziletleri

Vedûd الودود Bu ismi şerifin manası:


Kullarına hayır dileyen, onları seven ve sevilendir.


Karı koca arasında düşmanlık olsa bu ismi bin kere okursa ayrıca bir kerede okur ve bunu yiyecek üzerine üfürür. Hanım tarafındansa bunu ona yedirir; koca tarafından ise onu kendisi yer. Böylece ararında rıza hali hâsıl olur.

El Hakîm Faziletleri

Hakîm الحكيم Bu ismi şerifin manası:


İşlerinde sonsuz hikmetli olandır.


Her kimin çok fazla meşguliyeti olsa onlara güç yetiremezse bu ismi şerifi okuyamaya devam eder ve onları tüketir.

El Hakk Faziletleri

Hakk الحقّ Bu ismi şerifin manası:


Hak ve sabit; varlığı değişmeyendir.


Her kimin bir şeyi kaybolsa, bu ismi dört kâğıda yazar ve kaybolan şeyi de kâğıdın ortasına yazar. Gece yarısı olduğu vakit ellerini kaldırır. Gökyüzüne bakar ve Allah’tan kaybolan şeyi isterse muhakkak Allah o şeyi ona döndürür veya onun haberi ona gelir.

Eş Şehîd Faziletleri

Şehîd الشهيد Bu ismi şerifin manası:


Bütün mahlûkatına şahit olan, onlardan haberdar olandır.


Her kimin evladı olsa ve ona itaat etmese veya hanımı olup Saliha değilse elini bunların alnına koyar, başına semaya kaldırır ve yirmi bir kere “Yâ Şehît” derse muhakkak Allah’u Teâla o ikisini ıslah eder.

27 Kasım 2010 Cumartesi

El Vâsi Faziletleri

Vâsi الواسع Bu ismi şerifin manası:


İlmi, kudreti her bakımdan sonsuz olandır.


Her kim ile birlikte bir şey bulunsa fakat onu kâfi gelmese bu ismi şerifi dilediği şeyin yeterli olması hâsıl olana kadar tekrar eder.

El Mucîb Faziletleri

Mucîb المجيب Bu ismi şerifin manası:


Kulların dualarına icabet edendir.


Her kim bu ismi şerifi okursa ve beraberinde bir şey bulunsa Allah’u Teâla emanında olarak yazılır.

Er Rakîb Faziletleri

Rakîb الرقيب Bu ismi şerifin manası:


Bütün mahlûkatını gözetimi altında tutar, gözetir.


Her kim bu ismi şerifi hanımı, evladı veya malı üzerine yedi defa okursa; düşmanlıktan ve afetlerden emin olur.

El Kaviyy Faziletleri

Kaviyy القويّ Bu ismi şerifin manası:


Yegâne kuvvet, her şeye gücü yetendir.


Her kimin düşmanı olsa ve onu def etmeye kadir olamasa, hububattan dilediği bir unu alır, hamur yapar ve bin lokma haline getirir. Lokmaları kuşlara atar. “Ya Hakk! Ya Kaviyy! Düşmanı ondan def et! Ve onu helak et!” derse Muhakkak Allah ondan düşmanı def eder.

El Vekîl Faziletleri

Vekîl الوكيل Bu ismi şerifin manası:


Bütün mahlûkatın kendisine güvendiği, mahlûkatın işlerini yerine getirendir.


Her kim rüzgarın şiddetinden, suyun kuvvetinden veya ateşten korkarsa bu ismi şerifi kendisi için vird (günlük vazife) yaparsa, Allah’u Teâla onu korktuğu şeyden emin kılar.

26 Kasım 2010 Cuma

El Kerîm Faziletleri

Kerîm الكريم Bu ismi şerifin manası:


Kullarına karşı ikramı sonsuz, kerem ve ihsanı çok olandır.


Kim yatağına geldiğinde bu ismi uyuncaya kadar zikretse melekler onun kıyamet gününde ‘kerim’ diye çağırırlar. Kerim ve mükerrer olarak yaşar

El Celîl Faziletleri

Celîl الجليل Bu ismi şerifin manası:


Her şey üzerine yüce azametli ve ululuk sahibidir.


Her kim bu ismi şerifi misk ve zaferanla yazarsa ve onu yutarsa insanlar ondan korkar.

El Hasîb Faziletleri

Hasîb الحسيب Bu ismi şerifin manası:


Her şeye yeterli olup, kullarını hesaba çekendir.


Her kim hırsızlıktan, başka biri kötülükten, nazardan, bir düşman veya haset edenden korkarsa sabah-akşam yetmiş yedi kere bu ismi yedi gün okur.

El Hamîd Faziletleri

Hamîd الحميد Bu ismi şerifin manası:


Övgüye layık ve bütün varlıkların diliyle övülendir.


Kimin sözlerinde çokça fuhşiyat (çirkin sözler) bulunca bu ismi şerifi bir kaba yazıp ondan içerse Allah bu kötü ahlakı ondan giderir.

El Velî Faziletleri

Velî الولي Bu ismi şerifin manası:


Sevenlerine yardım eder, velisi olur.


Kimin hanımı veya cariyesi olsa; onlardan razı ve kadir olamıyorsa mescide girince bu ismi kalbi ile zikrederse, Allah onları ıslah eder.

El Metîn Faziletleri

Metîn المتين Bu ismi şerifin manası:


Son derece kuvvetli, güçlü olandır.


Her kimin küçük çocuğu olsa sütü olmasa bu ismi şerifi yazar ve onu içerse Allah’ın izni ile sütü bollaşır

Peygamberimizin Gözünden Dünya Hayatı


 Güzeller güzeli efendimiz Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in aşağıda geçen bir konuşma rivayetinde dünya hayatının bizim için ne kadar boş ve geçici olduğunu çok güzel bir örnekle anlatışını okuyacaksınız buyrun;

 Abdullah İbni Mesut’tan rivayet edildiğine göre , Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem bir hasır üzerine yatmıştı. Kalkınca , yan tarafında hasırın iz bıraktığı görüldü. Kendisine: “Ya Rasulallah “sana bir yumuşak yatak alsak” dedik. Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem: “Benim dünya ile ne alakam var. Ben dünyada ancak bir ağaç altında gölgelenmiş , sonra ağacı bırakarak kalkıp gitmiş olan bir yolcu gibiyim” buyurdu.

Azrail (as) Aynı Anda Birden Fazla İnsanın Ruhunu Nasıl Alıyor ?


 Şu evrendeki muhteşem nizamı, nimetleri ve alemlerin yaradılışını tek bir kelamıyla  "Ol ! " diyerek noksansız bir şekilde tamamlayan yüce Allah'ın, yarattığı 4 büyük melekten biri olan Azrail a.s'nin aynı anda bir çok işi yapma yeteneğini vermesine şaşırmak, Allah'ın herşeye gücü yeten ve herşeyi hakkıyla bilen esmalarını inkar etmek demektir. Bu inkara düşmemek için bu dünyada bilmediğimiz bazı şeyleri Rabbimizin huzunda öğreneceğimizi umarak Ona ibadet etmektir. Görmeden ve hiçbir şekilde bilemeyeceğimiz bilgilere iman etmek de bizim bu dünyadaki sınavlarımızdan belkide en ağır olanıdır. Çünkü iman ile küfür arasındaki bu ince çizgiyi kavramış olanlar, yüce Allah'ın kutsal kitabımız kur'anında belittiği gibi kurtuluşa erenlerdir.

 İnançsız kişiler içinden bazıları, sizin amiriniz gibi başkalarının inançlı ve huzurlu olmalarından rahatsızlık duyar, onları da kendilerine benzetmek, bunu yapamazlarsa bile rahatsız ve huzursuz etmek isterler. Önce bunların amacını keşfetmek gerekir; kötü niyetli  birisi ise onunla tartışmanın, ona cevap vermenin, ikna etmeye çalışmanın pek faydası olmaz, aksine tarafların olumsuz duygularını kamçılar, hatta bazı kötü eylemlere yol açabilir. İnaçsız olanın bu tür konuşmalarına aldırmamak, cevap vermemek, duymamış gibi davranmak daha uygundur. Eğer iyi niyetli  bir inançsız sözkonusu ise onunla konuşulabilir. Bu takdirde de konuşan tarafların gerekli bilgi yönünden eşit düzeyde olmaları aranır; aksi halde tartışma sağlıklı olmaz ve sonuç vermez. Azrail ile ilgili soru, bu meleği insanlara benzetme hatasından kaynaklanıyor. Âmiriniz Azrail'i de kendisi gibi zannediyor, bir memur ile meşgul olurken başkalarıyla meşgul olamadığından Azrail'in de bir anda birden fazla insanın canını nasıl aldığını soruyor. Biz, din kaynaklarından elde ettiğimiz bilgilerle Azrail'in bir büyük melek olduğunu, eceli gelenlerin ölümlerini gerçekleştirdiğini biliyoruz; ama onun mahiyetini, ne, nasıl ve nice olduğunu bilmiyoruz. Biz insanlar bir anda birden fazla işi yapamayabiliriz, ama Allah ve O'nun melekleri bir anda birden fazla işi, birbirine karıştırmadan, sırasını şaşırmadan yapabilirler ve yapıyorlar. Bunu nasıl yaptıkları bizi ilgilendirmiyor. Fakat dünya hayatından bunu basit bir örneğe dayandırabilecek olursak; Azrail a.s göre dünya bir sofradır. Nasılki insanoğlu çok çeşitli yemekleri aynı anda alıp yiyebiliyor ise, işte Azrail a.s. böyle herhangi bir yerdeki ayrı ayrı kişilerin canınıda aynı anda Allah c.c izni ile alabiliyor.
 

25 Kasım 2010 Perşembe

El Mukît Faziletleri

Mukît المقيت Bu ismi şerifin manası:


Mahlûkatının rızkını yaratan ve onlara ulaştırandır


Kime gurbet zor gelir veya beraberinde ağlayan çocuk varsa bu ismi yedi kere suya okuyup çocuğa saçarsa, ağlaması kesilir, oruç ve açlık zor gelse bu ismi toprağa okur, onu koklarsa onun için kuvvet hasıl olur.

El Kebîr Faziletleri

Kebîr الكبير Bu ismi şerifin manası:


Hakiki büyük ve yüce olan, azamet sahibidir.


Her kim bu ismi şerifi çok zikrederse insanların gözünde büyük olur.

El Mübdî Faziletleri

Mübdî' المبدىء Bu ismi şerifin manası:


İlk icat eden, yaşatılanları maddesiz ve örneksiz ilk yaratandır.


Her kimin hanımı hamile olsa çocuğunu düşürmekten korksa bu ismi on kere okur, işaret parmağını karnı üzerinde dolaştırır, muhakkak Allah’u Teâla o çocuğu düşürmekten ve kadını zarardan korur..

El Muhsin Faziletleri

Muhsin المحسن Bu ismi şerifin manası:


Her şeyi adedini tam olarak bilen, ilmiyle her şeyi kuşatandır.


Her kim ahiret gününün azabında korkarsa, Cuma gecesi bu ismi bin kere okursa muhakkak Allah’u Teâla hesabı ve azabı ona kolay kılar

24 Kasım 2010 Çarşamba

El Aliyy Faziletleri

Aliyy العلي Bu ismi şerifin manası:


Yücelik ve şeref sahibidir.


Her kim bu ismi şerif üzere devam etse ve beraberinde bunu bulundursa, insanlar içinde kıymeti düşük ise Allah’u Teâla onun kıymetini yükseltir. Fakir ise Allah onu zengin eder. Yolcu ise ona dost olur ve onu salimen beldesine ulaştırır.

Eş Şekûr Faziletleri

Şekûr الشكور Bu ismi şerifin manası:


Şükrü kabul eden, az amel ile çok mükâfat verendir.


Her kimde geçim darlığı olsa, kalbinde sıkıntı olsa veya gözünde karanlık olsa bu ismi şerifi kırk bir kere bir su üzerine okur bu suyu içerse ve yüzünü mesh ederse, muhakkak Allah ona şifa verir.

El Muhyî Faziletleri

Muhyî المحيي Bu ismi şerifin manası:


Dirilten, can bağışlan ve sıhhat verendir.


Her kim bedeninde bir noksanlıktan ve azalarından birinin düşmesinden korksa bu ismi yedi azası üzerine yedi gün okursa muhakkak Allah Teâla onu korktuğundan emin kılar.

El Muîd Faziletleri

Muîd المعيد Bu ismi şerifin manası:


Yok edip tekrar yaratandır.


Her kimin gaibi olsa da ve onu isterse veya ondan bir haber beklerse, insanlar uyunca bu ismi evin dört köşesine okur. Sonra şöyle der “Ya Muîd! Ya Muktedîr!” diyerek onun ismini zikreder. Yedi gün sonra gaibi veya haberi gelir.

Namazda Yapılan Tesbihatlar ve Anlamları


 
Namazda ettiğimiz tesbihatların anlamlarını bilmeyen kardeşlerimiz için tesbihatlar ve türkçe anlamları;
"Allahu Ekber" Anlamı:

Allah en büyüktür.

"Sübhane Rabbiyel Azim" Anlamı:

Ey büyük Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Semiallahulimen hamideh" Anlamı:

Allah kendisine hamd edenleri işitti.

"Rabbena leke'l-hamd" Anlamı:

Ey Rabbımız! Her çeşit hamd ancak sanadır.

"Sübhane Rabbiye'l-ala" Anlamı:

Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Esselamu aleykum ve rahmetullah" Anlamı:

Allah'ın selamı üzerinize olsun

"Allahümme ente's-selamu ve minke's-selam tebarek-te ya-zel celali vel ikram" Anlamı:

Allah'ım! Sen kurtuluş merciisin. Esenlik ve güvenlik sendedir. Ey Azamet ve Kerem sahibi Allah'ım! Senin şanın çok yücedir.

"Ala Resulina Muhammedin salavat" Anlamı:

Salat Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v.)'in üzerine olsun

"Subhanallahi ve'l-hamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim" Anlamı:

Allah eksik sıfatlardan beridir. Hamd Allah'adır. Allah'tan başka ilah yoktur ve Allah en büyüktür. Allah'tan başkasında güç ve kudret yoktur.

"Subhanallah" Anlamı:

Allah noksan sıfatlardan münezzehtir.

"Elhamdülillah" Anlamı:

Hamd Allah'adır.

"Lailahe illallahu vahdehula şerikeleh lehül mülkü velehül hamdüala külli vehüve şey'in kadir" Anlamı:

Eşsiz olan ve ortağı olmayan Allah'tan başka ilah yoktur. Hükümranlık Onundur, hamd Onadır ve O her şeye güç yetirendir.

"Subhane Rabbiye'l-aliyyi'l-a'le'l-vehhab" Anlamı:

Çok bahşedenlerin en yücesi olanRabb'im! Sen noksan sıfatlardan münezzehsin.

"Amin" Anlamı:

(Duamın kabul olacağına) Ben inanıyor, güveniyorum.

23 Kasım 2010 Salı

Namaz Çeşitleri

Farz Namazlar: 5 Vakit namaz, Farzı Kifayet, Cuma Namazı,
Vacip Namazlar: Vitir Namazı, Bayram Namazı, Namazı Tavaf
Nafile Namazlar: Revatip Devamlı Namaz Sabah Namazı Sünneti, Öğle Namazı Sünneti, İlkindi Namazı Sünneti, Akşam Namazı Sünneti, Yatsı Namazı Sünneti, İstihare

“Bayram Ve Cuma Namazı Cemaatsiz Kılınamaz Hutbesiz Olmaz”

Kurban bayramında sabah namazından başlayıp 4 günü ilkindi

El Gafûr Faziletleri

Gafûr الغفور Bu ismi şerifin manası:


Mağfireti çok olan, kulunu bağışlayandır.


Her kimde sıtma, baş ağrısı veya bir hüzün hasıl olsa, bu ismi şerifi bir kağıt üzerine üç satır olarak her satıra “Ya Gafûr” şeklinde üç kere yazar ve yanında bulundurursa, Allah’u Teâla ona şikayetlendiği şeyden şifa verir.

El Azîm Faziletleri

Azîm العظيم Bu ismi şerifin manası:


Zatı ve sıfatlarıyla yücedir, azamet sahibidir.


Her kim bu ismi şerifi kalbi ile çok zikrederse, halk arasında aziz ve keremli olur.

El Kayyûm Faziletleri

Kayyûm القيّوم Bu ismi şerifin manası:


Her şeyin kendine muhtaç olduğu, her şeyi ayakta tutandır.


Her kim tenhada yemek yerken üzerine ve yediği her lokma üzerine okuyup ta yerse Allah onun için kalbinde nur yapar.

El Hayy Faziletleri

Hayy الحيّ Bu ismi şerifin manası:


Gerçek diri, her şeyi bilen ve gücü yetendir.


Her kim bu ismi şerifi seher vaktinde okursa onun için kalplerde tasarruf hâsıl olur.

El Mümît Faziletleri

Mümît المميت Bu ismi şerifin manası:


Her şeyi öldüren.


Kim nefsi üzerine günah işlemesine mani olamıyorsa, yatağında elini göğsünün üzerine kor ve bu ismi uyuncaya kadar okursa Allah onun nefsini itaatkâr eder.

22 Kasım 2010 Pazartesi

El Halîm Faziletleri

Halîm الحليم Bu ismi şerifin manası:


Azabı acele vermez, tövbe için mühlet verir.


Her kimin ekini olsa ve bir afetin inmesinden korksa bu ismi şerifi bir kâğıt üzerine yazar, onu su ile kaynatır ve ekinleri üzerine oku saçarsa, bu afeti men eder.

El Habîr Faziletleri

Habîr الخبير Bu ismi şerifin manası:


Her şeyden haberdar olandır.


Her kim bu ismi şerifi çok fazla okursa, Allah’u Teâla onu mahlukatın ve nefsinin şerrinden kurtarır.

El Latîf Faziletleri

Latîf اللطيف Bu ismi şerifin manası:


Kullarının ihtiyaçlarını ihsan edendir.


Her kime geçim sebepleri zor gelirse; o kişi yolcu, fakir veya bir izdivaç isterse veya hasta olsa, abdest alıp iki rekat namaz kılsa ve bu ismi şerifi yüz kere bu niyetleri için okursa, muhakkak muradına hasıl olur.

El Vâhid Faziletleri

Vâhid الواحد Bu ismi şerifin manası:


Zat ve sıfatlarıyla tek, eşi ve benzeri olmayandır.


Kimin kalbinde tenhada korku hâsıl olursa bu ismi bin kere okursa kalbinden o korku gider ve onun için Allah’a yakınlık hâsıl olur.

El Mâcid Faziletleri

Mâcid الماجد Bu ismi şerifin manası:


Yüce ve ihsanı bol olandır.


Kim bu ismi tenhada okuyup hislerinden kaybolsa (kendinden geçse), Allah uykusunda ona sevineceği şeyi gösterir ve kalbinde nur ortaya çıkar.

El Vâcid Faziletleri

Vâcid الواجد Bu ismi şerifin manası:


Dilediğini bulan, kimseye ihtiyaç duymayandır.


Kim bu ismi tenhada okuyup hislerinden kaybolsa (kendinden geçse), Allah uykusunda ona sevineceği şeyi gösterir ve kalbinde nur ortaya çıkar.

Umudunu Yitirme Can Demiryel


Umudunu Yitirme Can Demiryel

21 Kasım 2010 Pazar

Hz. Muhemmed (sav)'in Yaşantısından Kesitler


 Sadelik ve samimiyet, Peygamber efendimizin yüksek karakterinin başlıca iki vasfını oluştururdu. Peygamberimiz sade yaşar, sade giyinir ve sade yemekler yerdi. Bulduğunu yer, bulduğunu giyer, yer üstünde oturmaktan çekinmezdi.

 Her şeyde sadeliği tercih ederdi. Kendisine güzel bir yemek verilse ona iştirak eder fakat, umumi olarak, bir türlü yemekten fazla yemezdi. İslam dininde dünyayı bırakmak yoktur. Müslümanlık rahipliği yasaklayan bir dindir.

 Bir müslüman, halal olan bütün dünya zeveklerinden faydalanır. Fakat Peygamberimiz, zevkler içinde yaşamaktan hoşlanmazdı. Esas vazifeyi ihmale sebep olması bakımından, başkalarının zevklere dalmalarını da yasaklardı. Mertçe görünebilmeleri için, erkeklerin ipekli elbise giymelerini istemezdi. Kendisinin devamlı olarak giydiği, keçi kılından örme elbiseydi. Son nefesini de böyle elbise içinde vermiştik. Dünya elbisesine ehemmiyet vermezdi.

- “Dünya eşyasının bana ne lüzumu var? Benim, dünya ile alâkam, yolunda giderken bir ağaca rastlayan, öğle vakti dinlenmek için o ağacın gölgesine sığınan, sonra yine yoluna devam eden bir yolcunun alâkası gibidir.” derdi.

 Hicretin dokuzuncu yılı elde edilen ganimetler sayesinde, Medine’de ashabın durumu düzelmiş, umumi refah artmıştı. Fakat, Peygamberimizin evi, eski halini muhafaza ediyordu. Bütün evinin mefruşatı: Bir yatak, bir hasır, bir toprak su ibriği gibi basit eşyadan ibaretti. Yatağı: Bir örtü, deriden bir şilte veya iki katlı bir kumaş parçasıydı. Rasûl-i Ekrem, birçok gecelerini yemeksiz geçirirdi. Günlerce bacası tütmez, aylarca evinde ışık yanmadığı olurdu. Bütün ailesi, yalnız hurma ve su ile geçinirdi:

 Hazreti Âişe diyor ki: “Peygamberimizin vefatı zamanı, evimizde yiyecek olarak, bir miktar yulaftan başka bir şey yoktu.”

 Rasûl-i Ekrem: “Bu dünyada, bir misafire bu kadar eşya kâfidir.” derdi.

 Halbuki, devletin hazinesi, Rasûl-i Ekremin emrindeydi. Fazla olarak kendisine ashabın zenginleri, her şeyi seve seve sağlarlardı. İslam tarihçileri derler ki: Cenabı Hak, bütün dünyadaki hazinelerin anahtarlarını ona vermiş, fakat, O reddetmişti.

 Hazreti Ömer, Rasûl-i Ekremin odasını, bir ziyaretinde şöyle anlatıyordu: “Rasûl-i Ekremin sırtında bir ihramı vardı. Bir tarafta çıplak bir sedir, üzerinde deriden bir yatak, bir köşede bir avuç yulaf, bir post, boş bir su tulumu gördüm. Bu görünüş karşısında ağladım. Rasûl-i Ekrem sebebini sordu: “Üzerinde yattığınız yatak, vücudunuz üzerinde iz bırakmış. Bütün malınız bu oda içinde. Kayserler ve kisralar, dünyanın bütün zevkini sürdükleri halde, siz, Allahın Peygamberi, böyle bir hayat geçiriyorsunuz!” diye cevap verdim. O zaman, Rasûl-i Ekrem: “Ey Hattâboğlu! İstemez misin ki, bu dünya onların olsun, âhiret nimeti de bizim olsun!” buyurmuştu.

Allah الله İsminin Faziletleri

Allah الله Bu ismi şerifin manası:


Bu (الله) ismi şerifi, kâinatın yaratıcısı ve mutlak hâkimi Mevla’mızın öz ismidir. Zatına delalet eder ve bütün kemâlatları cem etmiştir. Sadece o’na aittir, başka bir varlık için kullanılmaz.


Kim her gün bu ismi şerifi bin kere okursa, Allah-û Teâla o kişiyi yakın ehlinden (ahireti görür gibi iman edenlerden) yapar.

El Adil Faziletleri

Adil العدل Bu ismi şerifin manası


Adaletle hükmeden, zulmetmeyendir.


Her kim bu ismi şerifi Cuma gecesi yirmi lokma üzerine yazıp yerse, Allah’u Teâla mahlukatı ona musahhar (itaâtkar) kılar.

El Hakem Faziletleri

Hakem الحكم Bu ismi şerifin manası:


Hükmedici, hakkı tahakkuk etirendir.


Her kim bu ismi şerifi, kendini (uyku) kaplayıncaya kadar okursa batını (kalbi) sırlar medeni ve nurlar membaı olur.

El Basîr Faziletleri

Basîr البصير Bu ismi şerifin manası:


Mükemmel gören.


Her kimbu ismi şerifi Salih bir inançla pazartesi sabahı farz ve sünnetten yüz kere okursa Allah’u Teâla onu, nazar (bakış) ve kendine tam yönelmek ile hususi yapar.

El Kādir Faziletleri

Kādir القادر Bu ismi şerifin manası:


Dilediği şeye gücü yetendir.


Her kime karşı, düşmanı husumetle kadir gelse abdest aldığı vakitte bu ismi bütün azaları üzerine okursa hasmına karşı galip gelir.

Es Samed Faziletleri

Samed الصمد Bu ismi şerifin manası:


Her şey kendisine muhtaç olup, kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayandır.


Her kim açık arazide gece yarısı secde edip bu ismi yüz yirmi kere okursa sıdıklardan olur.

20 Kasım 2010 Cumartesi

El Semî Faziletleri

Semî السميع Bu ismi şerifin manası:


Mükemmel işitendir.


Her kim bu ismi şerifi cumartesi günü yüz kere okursa ve sonra konuşmadan dua ederek ihtiyacını söylerse, o vakit ve o saatte söylerse, o vakit ve o saatte o kişiye icabet edilir.

El Müzill Faziletleri

Müzill المذل Bu ismi şerifin manası:


Dilediğini zelil ve hakir edendir.


Her kim bir zalimden veya bir zorbadan korksa bu ismi atmış beş kere okursa bundan sonra secde edip düşmanının, haset edenin veya zalimin ismini söylerse, ‘beni filancıdan emin eyle ve onları helak et!’ derse, şerlerine karşılık kâfi gelir.

El Mu'ahhir - El Mukaddim Faziletleri

Mu'ahhir المؤخّر Bu ismi şerifin manası:


Dilediğini geri bırakıp uzaklaştırandır.


Mukaddim المقدّم Bu ismi şerifin manası:


Dilediğini yakınlaştırıp öne alandır.


Her kim bu ismi savaş meydanlarında veya korkulan yerlerde yüz kere okursa, Allah’ın kudreti ile kalbi sükun bulur ve yardım edilir.

El Muktedir Faziletleri

Muktedir المقتدر Bu ismi şerifin manası:


Kudret sahibi olup aciz olmayandır.


Kimde gaflet ve unutkanlık olursa Allah onu gafletini azaltır ve ondan unutkanlığı giderir. Her kim uyandığı vakitte bu ismi okursa Allah kanda makamını görür ve hayırlara karşı hayırlar üzerine ona yardım eder.

19 Kasım 2010 Cuma

El Muizz Faziletleri

Muizz المعز Bu ismi şerifin manası:


Aziz eden, izzet veren ve ağırlayandır.

Her kim bu ismi şerifi yüz kırk kere pazartesi veya Cuma gecesi akşam yatsı namazından sonra okursa onun için halkın kalbinde heybet olur, Allah’u Teâla’dan başka kimseden korkmaz.

Er Râfi Faziletleri

Râfi الرافع Bu ismi şerifin manası:


Yükselticidir, dilediğini yükseltir.


Her kim bu ismi şerifi gece gündüz yüz kere okursa Allah’u Teâla o kişiyi diğer halkı içinden seçer (yükseltir), işini kolaylaştırır ve onu zengin eder.

Ez Zâhir Faziletleri

Zâhir الظاهر Bu ismi şerifin manası:


Yarattığın da sanatıyla zahir, aşikârdır.


Her kim işrak namazından sonra bu ismi şerifi dokuz yüz kere okursa , Allah’u Teâla onun gözlerini nurlu yapar.

El Âhir Faziletleri

Âhir الآخر Bu ismi şerifin manası:


Varlığının sonu olmayan, en son olandır.


Her kimin ömrü sonunda hayırlı ameli bulunmazsa bu ismi kendine vird yaparsa, Allah onun amellerini hayır ve sahih ile tamamlar.

El Evvel Faziletleri

Evvel الأوّل Bu ismi şerifin manası:


Ezeli olup varlığının evveli olmayan, en evveldir.


Kimin hanımı kısırsa ve çoçuk isterse bu ismi dört Cuma da bin kere okursa, Allah ihtiyacını giderir ve kudreti ile onun Salih bir evlat ile rızıklandırır.

18 Kasım 2010 Perşembe

Er Hâfıd Faziletleri

Hâfıd الخافض Bu ismi şerifin manası:


Düşüren (dilediğinin derecesini indirendir.) alçaltandır.


Her kim bu ismi şerifi , düşmanların defi için dört gün devam ederek yetmiş kere okursa, Allah’u Teâla onların şerrine karşı okuyana kâfidir, onlara karşı okuyana yardım eder.

El Bâsit Faziletleri

Bâsit الباسط Bu ismi şerifin manası:


Bozulan şeyleri düzene koyan, nimetleri döşeyen, açan ve genişletendir.


Her kim bu ismi şerifi ellerini kaldırarak on kere okursa ve yüzüne sürerse malı çok olur, ebediyen kimseye muhtaç olmaz.

El Müteâli Faziletleri

Müteâli المتعالِ Bu ismi şerifin manası:


Yüze, izzet ve şeref sahibi olandır.


Her kim bu ismi kalbinde altı yüz kere okursa Allah’u Teâla onun bütün afetlerden korur.

El Vâlî Faziletleri

Vâlî الوالي Bu ismi şerifin manası:


Mahlûkatının işlerini yoluna koyan, yürüten ve idare edendir.


Kimin evinin, ekinlerinin korunmasını dilerse bu ismi bir bardağa yazar ve su doldurur; evinin duvarlarına veya ekinlerine saçarsa Allah korktuğu şeyden onu emin kılar.

El Bâtın Faziletleri

Bâtın الباطن Bu ismi şerifin manası:


Zatıyla gizlidir.


Her kim bu ismi şerifi otuz üç kere okursa Allah’u Teâla onu latif sırlar ehlinden eder.

Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'in Çok Bilinmeyen Faziletleri


 Canlılar içinde ilk olarak Hz. Muhammed aleyhisselamın ruhu yaratıldı. Hak teâlâ (Her şeyi senin için yarattım, sen olmasaydın, hiçbir şeyi yaratmazdım) buyurdu. Tevrat, İncil ve Zebur’da övülüp müjdelenmiştir.
Âmine validemiz ona hamile olunca, bütün putlar yüzüstü devrildi. Bütün şeytanlar ve sihir yapan büyücüler âciz kalıp, işlerini yapamaz oldular. Doğunca da bütün putlar yıkıldı. Doğduğu gece, Kisra’nın sarayı yıkıldı. Mecusilerin bin yıldan beri yanan ateşi söndü. Save gölünün suyu kurudu.

Safiye Hatun anlatır: Doğduğu gece 6 alamet gördüm:

1- Doğar doğmaz secde etti.
2- Başını kaldırıp “La ilahe illallah inni Resulullah” dedi.
3- Her taraf aydınlandı.
4- Yıkayacaktım, biz Onu yıkadık diye bir ses işittim.
5- Göbeği kesilmiş ve sünnet edilmiş gördüm.
6- Sırtında nübüvvet mührü vardı. İki küreği ortasında “La ilahe illallah Muhammedün Resulullah” yazılı idi.

Çocuk iken, başı hizasında bir bulut gölge yapardı.

Ona salevat okumak âyet-i kerime ile bildirildi. Kelime-i şehadette, ezanda, ikamette, namazdaki teşehhüdde, birçok dualarda ve Cennette Allahü teâlâ, Onun ismini kendi isminin yanına koymuştur.
 
Allahü teâlâ, Onu kendisine habib (sevgili) yaptı, herkesten daha çok sevdi.

Kimseden bir şey öğrenmemiş iken, Allahü teâlâ Ona, her ilmi, her üstünlüğü verdi. Her yerde her zaman mübarek kalbi hep Allahü teâlâ ile idi.

Allahü teâlâ, bütün peygamberlere (Ya Âdem, ya Musa, ya İsa) diyerek ismi ile hitap ederken, Ona (Ya eyyühennebiyyu, ya eyyüherresul) diye özel hitap ediyor.

Namazda otururken, (Esselamü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullahi) okuyarak, Ona selam vermek emrolundu. Namazda, başka bir Peygambere böyle söylemek caiz olmadı.

Her peygamber kendi milletine, o ise her millete gönderilmiştir.

Her peygamber, iftiralara kendisi cevap verdi, fakat ona yapılan iftiralara Allahü teâlâ cevap verdi.

İsmi ile çağırmak, yanında yüksek sesle konuşmak haram idi.

Hz. Cebrail 24 bin kere geldi. Başka Peygamberlere çok az geldi.

Mübarek hanımları müminlerin anneleri idi ve onlarla evlenmek başkalarına haram edildi.

Önünden gördüğü gibi, arkasından da görürdü.

Mübarek teri, gül gibi güzel kokardı.

Uzun kimselerin yanında iken, onlardan yüksek görünürdü.

Güneş ve Ay ışığında gölgesi yere düşmezdi.

Üstüne sinek ve başka hiçbir böcek konmazdı.

Çamaşırları, ne kadar çok giyse de hiç kirlenmezdi.

Taş üstüne basınca, izi kalır, kum üstünde iz bırakmazdı.

Sözü çok vecizdi. Az kelime ile çok şey anlatırdı.

Eshabının hepsi, peygamberler hariç, bütün insanlardan üstündür.

Onun ümmeti de bütün ümmetlerin en üstünüdür.

Onun mübarek ismini taşıyan mümin Cennete girer.

Onu ve ehl-i beytini sevmek farzdır.

Hz. Azrail, içeri girmek için izin istedi. Başka hiç kimseden izin istemedi.

Peygamber efendimiz güler yüzlü idi. Tebessüm ederek gülerdi. Gülerken, mübarek dişleri görünürdü.

Resulullah efendimiz çok uzun boylu olmayıp, kısa dahi değil idi. Yanına uzun bir kimse gelse, ondan uzun görünürdü. Oturduğu zaman, mübarek omuzu, oturanların hepsinden yukarı olurdu.

Resulullah efendimiz misvakını ve tarağını yanından ayırmazdı. Mübarek saçını ve sakalını tararken aynaya nazar eylerdi. Geceleri mübarek gözlerine sürme çekerdi.

Peygamber efendimiz kırmızı ile karışık beyaz benizli olup, gayet güzel, nurlu ve sevimli idi.

Güzel huyların hepsi Resulullah efendimizde toplanmıştı. Güzel huyları, Allahü teâlâ tarafından verilmiş olup, çalışarak, sonradan kazanmış değil idi.

Resulullah efendimizi ansızın gören kimseyi korku kaplardı. Kendisi yumuşak davranmasaydı, Peygamberlik hallerinden, asla kimse yanında oturamaz, sözünü işitmeye takat getiremezdi. Halbuki, kendisi, hayasından, mübarek gözleri ile kimsenin yüzüne bakmazdı.

Peygamber efendimiz, insanların en cömerdi idi. Bir şey istenip de, yok dediği görülmemiştir. İstenilen şey varsa verir, yoksa, cevap vermezdi. O kadar iyilikleri, o kadar ihsanları vardı ki, Rum imparatorları, İran şahları, o kadar ihsan yapamadılar. Fakat kendisi sıkıntı ile yaşamayı severdi.

Resulullah efendimiz, zekat malı almaz, çiğ soğan ve sarmısak gibi şeyler yemez ve şiir söylemezdi.

Bir kimse, Peygamber efendimizi rüyada görse, muhakkak Onu görmüştür. Çünkü, şeytan Onun şekline giremez.

Hz. Muhammed (sav)'in Şemail-i Şerifi - Sima Özellikleri


 Hz. Ali’nin torunlarından İbrahim b. Muhammed (r.a.) rivayet ediyor: “Dedem Hz. Ali, Peygamber Efendimizi anlatırken Onu şöyle tavsif ederdi (vasıflandırırdı) ; 

“Peygamber Efendimiz, ne aşırı derecede uzun, ne de kısa idi; O bulunduğu topluluğun orta boylusu idi. Saçları, ne kıvırcık ne de dümdüzdü; hafifçe dalgalı idi. Mübarek yüzlerinin rengi kırmızıya çalar şekilde beyaz; gözleri siyah; kirpikleri sık ve uzun; omuz başları iri yapılı idi… O, insanların en cömert gönüllüsü, en doğru sözlüsü, en yumuşak tabiatlısı ve en arkadaş canlısı idi. Kendilerini ansızın görenler, O’nun heybeti karşısında çok şiddetli heyecanlanırlar; üstün vasıflarını bilerek sohbetinde bulunanlar ise, O’nu herşeyden çok severlerdi. O’nun üstünlüklerini ve güzelliklerini tanıtmaya çalışan kimse; Ben, gerek ondan önce, gerek ondan sonra, onun gibi birisini görmedim, demek suretiyle, O’nu tanıtma hususundaki aczini ve yetersizliğini itiraf ederdi. Allah’ın salat (dua, Peygamberimize (sav) yapılan dua, istiğfar, rahmet, namaz) ve selamı O’nun üzerine olsun.”

Peygamber Efendimiz (sav)'in Saçı

Peygamber Efendimiz (sav)'in saçının uzunluğu ile ilgili farklı tanımlamalar vardır. Tarifler arasında böyle bir farklılık olması ise doğaldır, çünkü bu bilgileri aktaranlar Peygamber Efendimiz (sav)'i farklı zamanlarda gördükleri için, saçının uzunluğu da farklı olmuş olabilir. Ancak bu tariflerden anlaşılan Peygamberimiz (sav) saçını en kısa kulağı hizasında kestirmiş, en fazla ise omuzlarına kadar uzatmıştır.

Enes b. Malik (ra) anlatıyor:


"Hazreti Peygamber (sav)'in saçları, kulaklarının orta hizasına kadar uzamıştı." (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 49)

Hazreti Aişe (ra) validemiz anlatıyor:

"Resulullah'ın mübarek saçları, kulakları ile omuzları arasındaydı. Allah'ın selat ve selamı üzerine olsun." (a.g.e. s-50)

Peygamberimiz (sav)'in Saç ve Sakal Bakımı

Peygamber Efendimiz (sav) temizliğe çok önem verdiği için, saç ve sakal bakımına da önem vermişlerdir. Bazı kaynaklarda onun yanında daima tarak, ayna, misvak, kürdan, makas, sürmedan gibi eşyalar bulundurduğu bildirilmektedir. Peygamberimiz (sav) ashabına da aynı tavsiyelerde bulunmuş ve "Kim saç bırakmışsa, onun bakımına dikkat etsin" şeklinde buyurmuşlardır. Peygamberimiz (sav)'in saç ve sakalı ile ilgili diğer aktarılanlar şu şekildedir:

Hz. Adda İbn Halid'den (ra): "Mübarek sakalı gayet güzeldi." (G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 519/16)

Peygamberimiz (sav), dış görünümüne ve temizliğine verdiği önemle, müminlere güzel bir örnek olmuştur. Bir rivayette Peygamber Efendimiz (sav)'in bu konudaki güzel tavrı şöyle belirtilir:

"Bir gün Peygamber (sav) sahabelerinin yanına çıkacağı zaman küpteki suya bakarak sarığını ve sakalını düzeltti ve şöyle dedi: 'Allah kardeşlerinin yanlarına çıkarken kulunun kardeşleri için süslenmesini sever.' " (İbn Adiyye el-Kamil; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.679)

Peygamber Efendimiz (sav)'in Giyim Tarzı

Peygamberimiz (sav)'in giyimi hakkında da sahabeler pek çok detay aktarmışlardır. Bunun yanı sıra Peygamber Efendimiz (sav)'in müminlere nasıl giyinmeleri gerektiğiyle ilgili olarak tavsiyeleri de onun bu konuya verdiği önemi ortaya koymaktadır. Örneğin Peygamber Efendimiz (sav) hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:

"Allah güzeldir, güzelliği sever, güzel giyinmek kibir değildir, kibir (mazhar olduğun nimeti kendinden bilip) hakkı reddetmek, halkı hakir görmektir." (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 7. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 208)

Peygamber Efendimiz (sav)'in torunu Hz. Hasan (ra), onun giyim konusu hakkındaki görüşünü şöyle ifade etmiştir:

"Peygamber Efendimiz (sav) bize elde ettiğimizin en iyisini giymemizi ve bulabildiğimiz en hoş kokuları sürmemizi emrederdi." (Buhari, et-Tarih'ul-Kebir, I, 382, nu:1222)

Bu konudaki Peygamberimiz (sav)'in bir başka hadisi de şu şekildedir:

"Ey müminler! Gönlünüzce yiyiniz, içiniz, giyininiz ve Allah yolunda sarf ediniz. Ancak, israfa veya kibir ve gurura kaçmayınız." (Buhari, el-Cami'us-Sahih, VII, 33; İbn Mace, Sünen, II, 1192, nu:3605)

Peygamber Efendimiz (sav) ashabından biri dış görünümüne önem vermediğinde veya bakımsız olduğunda onu da hemen uyarırdı. Bu konuya ait bir rivayeti Ebu'l Havas (ra), babasından şöyle nakletmektedir:

Üzerinde iyi görünmeyen bir elbise olduğu halde Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın yanına gelmiştim. Bana: "Senin malın yok mu?" diye sordu. "Evet var" cevabıma: "Hangi çeşit maldan?" sorusunu yöneltti. "Her çeşit maldan Allah bana vermiştir" demem üzerine: "Öyle ise Allah Teala Hazretleri sana bir mal verdiği vakit Allah'ın verdiği bu nimetin eseri ve fazileti senin üzerinde görülmelidir" buyurdular." (Nesai, Zinet 83, (8, 196), Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimiz (sav)'in Şemaili, Damla Yayınevi, 3 Baskı, İstanbul, 1998, s. 119)

Peygamberimiz (sav)'in giyim tarzı ile ilgili sahabelerin aktardığı bilgilerden bazıları ise şunlardır:

İbnu Abbas (ra) anlatıyor: Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam üzerinde mümkün olan en güzel elbiseyi gördüm." (Ebu Davud., Libas 8, (4037); Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 15. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.69)

Ümmü Seleme (ra) anlatıyor: "Peygamber Efendimiz (sav)'in en çok sevdikleri elbise çeşidi, gömlek (kamis) idi." (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s. 85)

Enes b. Malik (ra) anlatıyor:

"Peygamber Efendimiz (sav), giydikleri elbiseler içerisinde, Hibere-i Yemani'yi çok severlerdi" (Hibere, Yemen'de dokunan pamuktan yapılan, kırmızı çubuklu yeşil bir kumaştır. Eskilerin "alaca" dedikleri desenli kumaşlar için kullanılan bir tabirdir. Bu da kumaşın düz değil desenli olduğunu ve birkaç renkten oluştuğunu gösterir.) (Sünen-i Tirmizi Tercümesi, Çeviren: Osman Zeki Mollamehmetoğlu, Yunus Emre Yayınevi, İstanbul, 3.cilt, s. 283)

El-Bera b. Azib (ra) anlatıyor:

"Kırmızı desenli elbisenin, Peygamber Efendimiz (sav) kadar bir başkasına yakıştığını görmedim. Bu kıyafetle Resulullah (sav)'ı gördüğümde, mübarek saçları, omuzlarına değecek kadar sarkmıştı." ( Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s. 94)

Semüre b. Cündüb (ra) rivayet ediyor:

"Hazreti Peygamber (sav): "Beyaz elbise giyiniz. Zira o, son derece temiz ve hoştur" buyurmuşlardır" .

Peygamber Efendimiz (sav)'in Dış Kıyafetleri

Eşa's b. Süleyn (ra) anlatıyor:

"Bana halam anlattı. Ona da amcası anlatmış. Halamın amcası demişti ki: Bir gün Medine sokaklarında izarımı (peştemal, futa, göğüsten aşağı örtülen elbiseler) sürüyerek yürüyordum. Bu sırada arkamdan bir ses işittim: "İzarını yukarı kaldır. Zira izarın yerde sürünmemesi, onun daha temiz kalmasını ve uzun müddet dayanmasını sağlar" diyordu. Arkama dönüp baktığımda bu sözleri söyleyenin Resulullah Efendimiz (sav) olduğunu gördüm." (a.g.e, s. 154)

Seleme b. El-Ekva'dan (ra):

"Hz. Osman, uzunluğu bacaklarının yarısına kadar ulaşan bir izar giyer ve "Arkadaşımın (sahibi), yani Resulullah (sav)'ın izarları da aynen böyleydi" derdi. (a.g.e, s. 155)

Peygamber Efendimiz (sav)'in Yüzüğü ve Mührü

Resulullah Efendimiz (sav) yabancı devlet reislerine mektup yazmak isteyince, bir mühür yüzük yapılmasını buyurdu.

"Peygamber Efendimiz (sav)'in Mühr-i Şeriflerinin kaşına, üç satır halinde, "Muhammed Resulullah" ibaresi kazınmıştı. Birinci satırda "Muhammed", ikinci satırda "Resul", üçüncü satırda da "Allah" kelimeleri yer alıyordu." (a.g.e, s. 114-117)

Peygamber Efendimiz (sav)'in Yürüyüş Şekli

Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor:

"Ben Resulullah Efendimiz (sav)'den daha güzel birisini görmedim; sanki güneş, onun mübarek yüzünde devrediyor gibiydi. Peygamber Efendimiz (sav)'den daha hızlı yürüyen birisini de görmedim; yürürken adeta yeryüzü ayakları altında dürülürdü. Bizler, arkalarından giderken, geri kalmamak için büyük çaba harcardık." ( a.g.e, s. 157)

Hz. Yezid İbni Mirsad (ra) ise şöyle demiştir:"Yürüdüğü zaman vakarlı fakat hızlı giderdi. Yanındakiler ona yetişemezdi." (G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 541/1)

Hz. Ebu Atabe (ra)'den:

"Yürürken kuvvetli adımlarla yürürdü." (A.g.e, 541/2)

"… Yürürken, ayaklarını yerden biraz kaldırıp önlerine hafif eğilerek yürürlerdi. Ayaklarını ses çıkarıp toz kaldıracak şekilde yere sert vurmazlar; adımlarını uzun ve seri atmakla birlikte sukunet ve vekar üzere yürürlerdi. Yürürken, sanki meyilli ve engebeli bir yerden iniyor görünümünü arzederdi. Bir tarafa dönüp baktıklarında, bütün vücudları ile birlikte dönerlerdi. Rastgele sağa sola bakmazlardı. Yere bakışları, göğe bakışlarından daha çoktu. Çoğunlukla göz ucu ile bakarlardı. Ashabı ile birlikte yürürken, onları öne geçirir kendileri arkada yürürlerdi. Yolda karşılaştığı kimselere, onlardan önce hemen selam verirdi." (Tirmizı'nin Şemail isimli kitabının tercümesinden; Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimiz (sav)'in Şemaili, Damla Yayınevi, 3 Baskı, İstanbul, 1998, s. 66-67)

Peygamber Efendimiz (sav)'in Oturuş Tarzı

Kayle binti Mahreme (ra) anlatıyor:

"Resulullah (sav)'i sonsuz bir mahviyet (alçak gönüllülük, tevazu) ve tevazu içinde otururken görünce, heybetinden vücudum titremeye başladı." (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s. 160)

Peygamber Efendimiz (sav)'in Güzel Kokusu

Peygamber Efendimiz (sav) temizliğe çok önem verirdi. Kendisi sürekli mis gibi, tertemiz, hoş ve güzel kokar, Müslümanlara da temizliği tavsiye ederdi. Sahabelerden rivayet edilen bilgilerde Peygamberimiz (sav)'in bu güzel özelliği hakkında detaylar aktarılmaktadır. Bunlardan bazıları şu şekildedir:

Enes b. Malik (ra) şöyle ifade etmektedir:

"Resulullah Efendimiz (sav) Medine sokaklarının birinden geçtiğinde O'nun misk gibi kokusu hemen sezildiğinden, halk o yoldan Hazreti Peygamber (sav)'in geçtiğini söylerdi. Bizler, Peygamber Efendimiz (sav)'in gelişini, kokusunun güzelliğinden anlardık." (Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimiz (sav)'in Şemaili, Damla Yayınevi, 3. Baskı, İstanbul, 1998, s.280)

İbn-i Ebi Adi, Humeyd, Enes (ra)'den:

“Resulullah (sav)'in elinden daha yumuşak ne bir yün kumaşı, ne de bir ipeğe (hayatımda) dokunmadım. Resulullah (sav)'in kokusundan daha güzel (kokan) bir kokuyu da koklamadım.”

"Cismi nazif (temiz), kokusu latif (hoş) idi. Koku sürünsün sürünmesin, teni en güzel kokulardan ala kokardı. Bir kimse onunla musafaha (el sıkışmak, tokalaşmak, muhabbetini, arkadaşlığını, sevgisini izhar etmek) etse, bütün gün onun rayiha-i tayyibesini (temiz kokusunu) duyardı ve mübarek eliyle bir çocuğun başını meshetse, rahiya-i tayyibesiyle (temiz kokusuyla) o çocuk, sair (diğer) çocuklar arasında malum (bilinirdi) olur idi." (Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, IV. Cüz, Kanaat Matbaası, İstanbul 1331, s.364-365)
(a.g.e, s. 98) (Buhari, 1/503; Müslim, 2/257; İbn-i Kesir, Peygamberimiz (sav)'in Şemaili, Mucizeleri, Çelik Yayınevi, s. 46)

17 Kasım 2010 Çarşamba

El Kābid Faziletleri

Kābid القابض Bu ismi şerifin manası:


Ruhları alan, rızkı tutan, belli miktarda takdir eden, daraltan ve sıkandır.


Her kim bu ismi şerifi kırk gün kırk lokma üzerine yazar ve yerse, Allah’u Teâla onun açlık azabından emin kılar.

El Alîm Faziletleri

Alîm العليم Bu ismi şerifin manası:


Her şeyi çok iyi bilendir.


Her kim bu ismi şerifi okursa Allah’u Teâla onu marifetle rızıklandırır.

El Fettâh Faziletleri

Fettâh الفتّاح Bu ismi şerifin manası:


Kullarına nimet kapılarını açan, zoru kolaylaştıran ve çözendir.


Her kim bu ismi sabah namazından sonra elini göğsüne koyduğu halde yetmiş kere okursa Allah’u Teâla ondan kederi, üzüntüyü ve gamı yok eder.

Et Tevvâb Faziletleri

Tevvâb التوّاب Bu ismi şerifin manası:


Tövbeleri seven ve kabul edendir.


Her kim kuşluk namazından sonra bu ismi şerifi üç yüz altmış kere okursa Allah’u Teâla onun tövbesini kabul edilenlerden yapar.

El Berr Faziletleri

Berr البَرّ Bu ismi şerifin manası:


İyilik ve ihsanda bulunandır.


Her kim rüzgârın şiddetinden korkarsa bu ismi şerifi zikrederse ona bir şey isabet etmez. Eğer onun çocuğu olsa şu ismi birkaç kere zikrederse, çocuğunu Allah içi emanet yaparsa şu ismin bereketi ile ona bir şey isabet etmez.

16 Kasım 2010 Salı

Er Rezzâk Faziletleri

Rezzâk الرزّاق Bu ismi şerifin manası:


Bütün mahlûkatına rızk verip, nimetlerini ihsan edendir.


Her kim bu ismi şerifi güneş doğduktan sonra kıbleye dönüp, evinin dört köşesinde, her köşeye iki defa okursa, evine ebediyen fakirlik girmez.

El Vehhâb Faziletleri

Vehhâb الوهّاب Bu ismi şerifin manası:


Nimetlerini karşılıksız hibe eden, envai çeşit nimetlerini sürekli sunup bağışlayandır.


Kim kuşluk namazından sonra secde edip, secdesinde dokuz kere bu ismi okursa, Allah onun zengin eder; gece yarısı evinde ve mescit de yüz kere okuyup ellerini kaldırıp dua etse, Allah onun ihtiyacını giderir.

Er Ra'ûf Faziletleri

Ra'ûf الرؤوف Bu ismi şerifin manası:


Çok merhametli olan ve acıyandır.


Her kim zalimin zulmünden kurtulmak ister, bu ismi on kere okursa, sonra kendisi için şefaat etmesini dilerse kabul olur.

El Afüv Faziletleri

Afüv العفو Bu ismi şerifin manası:


Kullarının günahlarını silen, affedendir.


Her kim düşmanın sıkıntısında sabredemezse bu ismi zikreder. Her kime şeytan vesvese verse bu ismi sürekli okursa Allah onun vesveseden emin kılar.

El Müntakim Faziletleri

Müntakim المنتقم Bu ismi şerifin manası:


Zalimlerden intikamını alandır.


Her kimin çok günahları olsa bu ismi şerifi çok zikretse Allah’u Teâla affeder ve rahmetine girdirir.

15 Kasım 2010 Pazartesi

Kurban Bayrami Tebrik Resmi

Peygamber Efendimizin En Sevdiği Yiyecek ve İçecekler


 Ebû Hüreyre (radıyallahu anh)’dan rivayet olunduğuna göre Nebî (sallallahu aleyhi ve sellem) hiçbir sûrette, hiçbir yemeği ayıplamamıştır. Canı isterse onu yemiş, istemezse yememiştir. Ama çeşitli rivayetlerden, O İki Cihan Güneşi’nin, o mübarek yüzlünün bazı şeyleri daha fazla sevdiğini de öğrenmekteyiz:

UN HELVASI
 
Cibril (aleyhisselam)’ın Peygamber Efendimiz’e gece namazında, beline kuvvet vermesi için, un helvası yemesini tavsiye ettiği rivayet edilir. Âişe (radıyallahu anh)’ın şöyle dediği nakledilir: “Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) hiçbir taama (yemeğe) un helvası kadar sevinmezdi. Onu sever, kendisine ikram edilince de yüzünde ferahlık görülürdü.”


KABAK
 
Yine Hazret-i Âişe’den rivayet edildiğine göre, Peygamberimizin sevdiği bir yiyecek de kabak idi. “Çünkü o, zikrullah esnasında kalbe rikkat verir.” buyururlardı. Vasilet bin Eska’dan aktarıldığına göre Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki: “Kabak aşı yiyin. Kabak aklı artırır ve beyine kuvvet verir.”

ET
 
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): “Et, dünya ve ahirette yiyeceklerin efendisidir.” buyurmuşlardır.
Peygamberimiz’in en çok koyunun kürek ve ön kollarının etini sevdiği rivayet edilir. Bir hadîs-i şerifte: “– En iyi et, koyunun sırt etidir.” buyurmuşlardır.
Hayvanların sağ taraf etleri, sol taraf etlerinden daha üstün ve hafiftir. Et, işkembeden uzaklaştıkça değeri artar. Yine bir hadislerinde: “Sizden biriniz çorba yapmak için et satın aldığında suyunu çok koysun. Zira yiyen kişi çorbanın içinde et bulamazsa, suyundan içer. Çünkü et suyu, iki etten birisidir.” demişlerdir.

SİRKE
 
Cabir (radıyallahu anh) demiştir ki, bir defasında Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ehline evde bir katık bulunup bulunmadığını sorduklarında: “– Evde sadece sirke var.” denildi. Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- onu isteyip: “– Sirke ne güzel katıktır.” diye yemeye başladılar.
Cabir -radıyallahu anh-; “Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’den bu sözü işiteli beri sirkeyi severim.” demiştir.

HURMA
 
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, kendisine tatlı veya koku ikram edildiğinde geri çevirmezlerdi. Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- hurmayı çok sever, tek adetle yer ve çekirdeğini baş ve orta parmaklarıyla tutar ve çıkarırdı. Yine yaş hurmayla acuru birlikte yedikleri olurdu: “– Kim her sabah yaş hurmadan aç karnına yedi tane yerse, o gün ona zehir yahut sihir zarar vermez.” buyurmuşlardır.
Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- hurmanın yaşına da, kurusuna da bereketli olması için dua etmiştir. Hurmanın yaşını kurusuyla yemek de sünnettir.

BAL
 
Peygamber Efendimiz buyuruyor: “– Üç şeyde şifa vardır: Bal şerbeti içmekte, kan aldırmakta ve dağlama yaptırmakta, fakat ben dağlamayı sevmem. Bal, bütün hastalıklara şifadır. Çünkü yetmiş peygamber onun şifası ve bereketine dua etmişlerdir.”
Yine Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- buyuruyor: “Her ayın üç günü sabah bal yiyen kimseye büyük bir hastalık gelmez, felçten uzak kalır.”
Ebû Hüreyre -radıyallahu anh- anlatıyor: Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurmuştur: “Bir kimse her ayda üç gün şafak vakti aç karnına bal yese o ay içinde hastalıklarla ilgili belalardan ve afetlerden emin olur.”

ÜZÜM
 
Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- üzümün yaşına da, kurusuna da bereketli olması için dua etmiştir. Üzüm, en sevdiği meyvelerden biridir. Üzümü, salkımının altından başlanarak yenmesinin sünnet olduğu rivayet edilir. Ziyad b. Ebi Hind anlatıyor: Peygamber Efendimize kuru üzüm gönderdi, bunun üzerine şöyle buyurdu:
“Kuru üzüm ne güzel yiyecektir. O sinirleri sağlamlaştırır, hastalıkları giderir, kızgınlığı sakinleştirir, ağız kokusunu güzelleştirir, balgamı keser, benzi hoş eyler.”

KARPUZ
 
Karpuz da Efendimiz’in en sevdiği meyvelerdendir. Hazret-i Âişe -radıyallahu anha- Peygamberimizin karpuzla yaş hurmayı birlikte yiyip şöyle buyurduğunu nakleder: “Hurmanın hararetini karpuzun soğukluğuyla, karpuzun soğukluğunu da hurmanın hararetiyle kırıp gideriyoruz.”
Karpuzun yemekten önce yenmesi tavsiye edilmektedir.

SÜT
 
Peygamber Efendimiz sütü severdi. Şöyle buyururdu: “Yüce Allah bir kişiye süt ikram ederse, o kimse sütü içeceği zaman; Allah’ım bize bu sütü bereketli kıl, bize daha çok süt ihsan et diye dua etsin. Çünkü yiyecek ve içeceklerin yerini tutan, açlığı ve susuzluğu gideren sütten başka bir gıda bilmiyorum.” demiştir.
Yine şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Sizlere inek sütünü ve sütünden meydana gelen yağını tavsiye ederim, etinden sakınınız, zira sütü devadır, ancak eti bazen dert olabilir.”
Peygamber Efendimiz, koyun sütü de içerlerdi; fakat koyun sütü ağır olduğu için bir miktar su karıştırırlardı.

SÜTLÜ BULAMAÇ
 
Arpa ve buğday ununa yağ ve süt karıştırılarak pişirilen bir nevî muhallebidir. Peygamberimiz: “Gerçekten sütlü bulamaç, hastanın midesini kuvvetlendirip rahatlatır, bazı üzüntülerini de giderir.” buyurmuştur.
Sütlü bulamaçla ilgili Hazret-i Âişe -radıyallahu anha- şöyle demiştir: “Bir defasında göğsümde bir sertlik ve başımda bir ağrıdan dolayı Rasûlullah’a şikayette bulundum. O da: “– Ey Âişe, sana sütlü bulamacı tavsiye ederim, zira sütlü bulamaç bu şikayetlerini giderir.’” buyurdu.
Hatta ehl-i beytten biri hastalanınca, ocaktan bulamaç tenceresi hiç inmezmiş, ta ki o hasta iyileşene veya ölene kadar.

SU
 
Peygamberimizin içeceklerden en çok sevdiği ise, soğuk ve tatlı olanı idi. Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- özellikle yolculuklar sırasında ashabına su dağıttırırdı. Bir yolculuğu sırasında Efendimiz bir yerde durmuş ve yanındakilerden su istemiş, elini ve yüzünü yıkadıktan sonra, sudan içmiş ve yanındaki sahabelerine de: “– Siz de yüzünüze, boynunuza bir miktarını dökün.” buyurmuştur.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- su içtikten sonra şöyle dua etmiştir: “Rahmetiyle suyu tatlı olarak yaratan, acı ve tuzlu yaratmayan Allah’a hamd olsun.”
Peygamber Efendimiz bir başka hadîs-i şerifinde ise, su için şöyle buyurmuştur: “Allah suyu temizleyici olarak yarattı. Tadını, rengini veya kokusunu değiştiren maddeler dışında hiçbir nesne onu pislemez.”
O peygamberler sultanının sevdikleri, hoşlandıkları, bizim de sevdiklerimiz ve hoşlandıklarımızdır elbette. Allah’ın bu nimetlerini, hem Rabbimizin bir ihsanı olarak, hem de Peygamber Efendimiz’in sevdiği yiyecekler niyetiyle yersek inşallah her bir yudumu, her bir lokması ibadet ve şifa olur.

Mescid-i Nebevi Minaresi Neden Eğiktir ?



 Yukarıdaki Mescid-i Nebevi resminde pek anlaşılmasada Kubbet-ul Hadra'nın (Yeşil Kubbe) hemen yanıbaşında bulunan bir minarede biraz eğiklik bulunmaktadır. Fakat bu minare bilinçli olarak eğik yapılmıştır. Eğik yapılmasının nedeni ise herhangi bir doğal afet anında minarenin Hz. Muhammed’in (sav) mezarının üzerine devrilmesine engel olmaktır. Bu nedenle kule mezarın ters istikameti yönünde eğimlidir.

El Kahhâr Faziletleri

Kahhâr القهّار Bu ismi şerifin manası:


Dilediği şekilde yapmaya kadir olan, her şeye galip olandır.


Her kim bu ismi şerifi çok zikrederse, Allah’u Teâla onun kalbinden dünya sevgisini çıkartır.

El Gaffâr Faziletleri

Gaffâr الغفّار Bu ismi şerifin manası:


Kullarının günahlarını affeden, bağışlayan ve mağfireti çok olandır.


Her kim bu ismi şerifi Cuma’dan sonra okursa mukarrerlerden (Allah’a yakın olanlardan) ve affedilenlerden olur.

El Musavvir Faziletleri

Musavvir المصور Bu ismi şerifin manası:


Her şeye şekil ve hususiyet verendir.


Kimin hanımı kısır ise, 3 gün oruç tutar ve iftarda bu ismi suya 21 kere okur ve içine üfürüp her gün ondan içerse Allah’u Teâla ona Salih bir evlat verir.

El Muksit Faziletleri

Muksit المقسط Bu ismi şerifin manası:


Adaletli olan, işleri denk, birbirine uyan ve merkezinde yaratandır.


Kim geçimsiz hırçın tabiatlı ise, günde yüz defa bu ismi okumaya devam ederse bu huylardan ve şeytanın namazda verdiği vesveseden kurtulur.

Hür Adam Filmi - Bediüzzaman Said Nursi'nin Hayatı


 Bediüzzaman Said Nursi geçtiğimiz yüzyılın en derin şahsiyetlerinden biridir. En büyük eserlerinden biri olan Risala-i Nur'un yazarı, aynı zamanda bulunduğu dönemin büyük islam alimleri arasında gösterilmektedir. İşte bu değerli islam aliminin hayatına ışık tutacak ve insanlara daha iyi bir şekilde tanıtacak bir sinema filmi projesi 7 Ocak 2011 tarihinde hayata geçmiş olacak. 
 
  Mehmet Tanrısever yönetmenliğinde, senaryosunu yine Mehmet Tanrısever,  Mehmet Uyar ve Ahmet Çetin'nin kaleme aldığı, Hür Adam filmi, 'ilmiyle asra ışık tutan' Said Nursi'nin çektiği çileleri, mücadelerini ve karakterini anlatıyor. Çekimleri 8 hafta süren filmde Said-i Nursi'nin hayatı anlatılmaya çalışılmış. Tanrısever'in daha önceki söyleşilerinde film için Said-i Nursi'yle ilgili 6 bin sayfa kitap okuduğunu  20 farklı kaynaktan faydalandığını belirtmişti. Değişik yazarlar ve fikirlerden ortak akıl oluşturduğunu söyleyen Tanrısever, Gandhi ve Çağrı filmlerini de geçeceğine iddia etmişti. Bu iddialı çıkış tüm gözleri filme çevirdi.

 Filme izleyicilerin yoğun ilgi göstermesi bekleniyor. Filmin yapım aşamalarında ilginç detaylar var... Film için ihtiyaç duyulan tüm pazarlıklar özellikle 'hak' unsuru dikkate alınarak hassasiyetle yapılmış.

 Teknik anlamda kusursuz bir iş çıkarmayı hedefleyen, 'Hür Adam'ın müzikleri bir senfoni orkestrası tarafından seslendiriliyor. Filmin efektlleri hakkında ise efekt teknolojisinin en çok geliştiği ülkelerden Almanya veya İngiltere tercih edilecek. Yapım ve yönetmen ekibi filmin başarısının gelecekte çekilecek filmlere yol açması açısından önemli gördükleri ve bu yüzden çalışmalarında son derece hassas davrandıkları edinilen bilgiler arasında...

Zülcelâl-i vel-İkrâm Faziletleri

Zülcelâl-i vel-İkrâm ذو الجلال والإكرام Bu ismi şerifin manası:


Azamet ve kerem sahibidir.


Bu ismi şerifi günde 100 kere okuyan, keramet sahibi olur ve halk arasında ikram, iltifat ve hürmet görür.

Mâlik-ül Mülk Faziletleri

Mâlik-ül Mülk مالك الملك Bu ismi şerifin manası:


Bütün kâinatın sahibi. Mülkün sonsuz sahibidir.


Her kim bu ismi şerifi devam ederse onda zenginlik hasıl olur.

Haydi Namaza - Hayya Alel-salah

 Mail aracılığı ile internette dolaşan ve namaz bahanelerini insanın yüzüne vurarcasına, resimlerle güzel bire şekilde anlatan aşağıdaki yazıyı lütfen sizde okuyun ve herkese okutturmaya çalışın. Gerçekten okuyunca sizde yazılanlara gönülden hak vereceksiniz.

Evet mi , Hayır mı ?
Namaz kılıyor musun?

Evet ise sorun yok Cenab-ı Allah kabul buyursun İnşallah…
                                               
Hayır ise lütfen okuyun ve biraz düşünün…

Neden namaz kılmıyorsun?

Namaz kılmamak için bir sebebin mi var yoksa?

Namaz kılacak vaktin yok değil mi? Ya da Namazdan daha önemli bir işin ya da
Allah’a kulluğu unuttuğumuzdan.
Sence hangisi ?
Ama onların da yoktu !


Savaş hiç durulmuyordu aksine gittikçe kızgınlaşıyordu, bu arada ikindi vakti çıkmak üzereydi, ama kılacak zamanda yoktu müslümanların karşısında en az on katı düşman vardı, kenara çekilipte namaza duramazdın, ya da namazı kılmıyacaksın değil mi bence en kolayı bu !


Ya onlar ne yaptı Peygamberimiz 300 kişilik ordusunu ikiye ayırdı yarısı geriye çekildi, diğer yarısı daha ileri atıldı ve daha bir kuvvetle savaştı, ve geriye çekilenler Peygamberimizin imamlığında namazlarını kıldılar; bitince de diğerleri ile yer değiştirip onlar savaşmaya başladı diğerleri geri çekilip namazı eda ettiler.

Sence onların zamanı var mıydı ?
Ya da bunların zamanı var mı ?

Yok değil mi ?
 

Yeriniz mi yok…..?

Sence onların yeri var mı?



Bu da tutmadı başka yok mu bahanen ?

Ya da yolculuk yapıyorsundur değil mi, kılacak yer yok ki olsa kılardın…!!!Peki onların var mı?

 


Ya da insanlar ne der diye aklına mı geldi ?

Peki ya buna ne derlerdi…..!??

 
Utanılacak bir şey değilmi…..!

Çok aşırı yogunsun değil mi evde toptan kılarsın hepsini nede olsa kazaya bırakırız öyle kolaylık var…!!!


Bir vakit namazı terkedene 80 sene azâb olunacaktır, şeklinde hüküm yer almıştır buna dayanabilecekmisin ???

Peki ya hiç kılmayan !



Allah (cc) buyuruyor ki:
‘Kitablarını sağlarından alanlar cennettedirler. Mücrimler hakkında sorarlar: ‘Sizi cehennem çukuruna ne sürükledi?’ Mücrimler diyecekler ki: ‘Biz (dünyada) namaz kılanlardan değildik. Yoksullara yedirmiyorduk. Batıla dalanlarla birlikte dalıyorduk. Kıyamet gününü de yalanlardık. Ta ki ölüm bize gelene kadar (bu hal üzerindeydik) ‘

(Müddessir Suresi: 40-47)


Cabir ibn Abdullah (ra)’den rivayet edilmiştir. Nebi (sav) buyurmuştur ki:
‘İman’la küfür arasındaki şey namazı terk etmektir.’
(Tirmizi: 2618, Kitabu’s-Salat: 887 ve İbni Ebi Şeybe İman: 44 sahih olarak rivayet etmişlerdir.)


Bir düşün bakalım bu kadar vakti ne için harcıyorsun, dünyalık için değil mi?


İyi para kazanayım, rahat yaşayayım, param pulum olsun hepsi bunun için değil mi?Bir daha düşün sen önce, kim götürmüş bir bez parcasından başka bir şey, orada rahat etmek için kim biriktirebilmiş veya götürebilmiş kazandıklarını?

Hesabını veremediğinde en istemediğin azab şekli sana yapılmayacak mı…?
Bakamıyormusun yoksa…?

 Bunlar kadar genç misin sen, ama bak onlar kılıyor neden?


Namaza yetişmek için koşan bir çocuğa Hz.Ömer(RA) ‘Sen daha çocuksun bu kadar telaş etmene gerek yok sen daha çocuksun namaz sana farz değildemişti de çocuk cevap vermişti:

‘Amca, amca! Bu işin büğüyü küçüğü olur mu? Daha dün mahallemizde bir çocuk öldü.
Üstelik benden de küçüktü. Ölüm denen gerçeğin büyük küçük ayırdığı yok.
En iyisi her yaşta buna hazır olmalı.



Hem bu yaşta namaza alışmazsam, büyüyünce zor gelebilir.

Sen hâla gencim de…?


Öyle dememiş mi Peygamberimiz ‘namazda şifa var’ kalk bi kıl bakalım namazını hastalığın kalıyor mu o zaman???Bak oda hasta üstelik kaç yaşına gelmiş…!!!

                                         

Ama ayakta duramıyorsun değil mi?

Oturarak kıl, oturamıyorsunda (yatalaksın)

O zaman da gözlerinle kıl bak bu kadar kolaylık var, eminim başka bahanelerinde vardır değil mi?

Yaa boş ver hem sen niye namaz kılacaksın önemli olan kalp değil mi? Senin kalbin temiz kılsan ne olacak ki?

O ‘Güzeller Güzeli’ Hz. Muhammed(SAV)’in kalbi kapkara mıydı, pislik içinde miydi de, ayaklarının altı şişinceye kadar namaz kılardı?Eee gördün mü kalbin Efendimizin kalbinden de mi temiz acaba???

hatta uyanamam diye uyumazdın o gece, peki seni çağıran senin rabbin…!?
Yaa boşver değil mi????

Ya böyle bir ilan görsen ne yapardın acaba ? 

 


Ama gitmezdin değil mi değmez onun için felan uykunu bozmana, sen mi gitmeyeceksin bari yalan söyleme ilk sen olmak için geceyi orda geçirirdin…!!!

Dur şimdi zaten yoruldun bütün gün birde bu arada namaz olur mu ?

Ya akşam namazı ???
Ooo sende yaaa daha eve gidilecek, yemek yenilecek, zaten akşam vakti de kısa yetişemiyorsun degil mi?
Yatsı namazını hiç sorma değil mi ?
O saatte namaz mı kılınır yemek yedik güzelce tıka basa doldum kanepeye uzanıp dizi, film izleme vakti dimi aaa…!



Bunlara bulabiliyorsun değil mi vakit aman sende çok oldun dur bi dizi izleyecegiz 1 saat şurda ?


1 :ÖLÜ İSEN
2: DELi İSEN
3: BEBEK İSEN
4: HAYVAN İSEN
5: İNKARCI (KAFiR) İSEN
Ama yok, nasıl olur sen Ölü veya Deli değilsin, üstelik kocaman Adam‘sın ve İnsan‘sın, Allah korusun Kafir‘de değilsin, demek ki NAMAZ’dan kurtulamazsın...
Hem bak doğada her şey ‘O’ na SECDE ediyor sen daha ne duruyorsun ?


Mihraba vuran ışık namaz kılan insan siluetini andırıyor !!!


Ya bu kayaya ne demeli kimbilir ne sırlar saklı…!!!


Ağaçlar bile secde ediyor, ibret almalı…!!!




Biliyorum sen onlar gibi namaz kılamazsın, onlar gibi olsan zaten bahane uydurmaz,


namaz kılmak için kendine yollar arardın bu zamanda… Nasıl mı namaz kılacaksın ?

Artık çoğu böyle kılmıyormu dikkatli bakın…???




Aah işte !!!

Böyle değil………………..
Öyle bir namaz kılacaksin ki Mevlana’ca:



Namaza tekbirle girmek,‘İlahi, biz senin huzurunda kurban olduk’ demektir. Tekbir getirerek kurban kesildi gibi, tekbirle namaza başlamak da, ‘Allah’ım canımız sana feda olsun’ anlamındadır.
Namazda kıyama durmak, Allah’ın huzurunda kıyametteki muhasebeyi hatırlatır. Kul, biraz sonraki hakkıyla yerine getiremediği kulundan ve işlediği günahlardan dolayı,

utancından ayakta durmaya dermanı kalmaz, rükuya eğilir.
Başı rükuda iken ‘Hak’kın suallerine cevap ver’ diye ilahi ferman gelir. Kul, rükudan başını mahcup olarak kaldırır. Ayakta duramaz, yüzüstü secdeye kapanır.

Tekrar ona, ‘Secdeden başını kaldır! Yapmış olduklarından haber ver’ diye ferman gelir. O, yine mahcup bir halde başını kaldırsa da, tekrar yüz üstü kapanır.

Var mısın böyle namaz kılmaya ?
 

Veysel Karani gibi geceleri gündüzleri namazla geçirmeye var mısın?
Öyle güzel bir namaz kılarmış ki mübarek, bir geceyi sadece kıyamda, diğer bir geceyi sadece rükuda, diğer bir geceyi de sadece secdede geçirirmiş…

Hz. Ali(RA) gibi, savaşta yediği okun acısından cıkaramıyorlar, ancak Hz. Ali(RA) namaza durunca çıkarıyorlar hem de kılı bile kıpırdamıyor, soranlara da ‘Biz namaz kılarken can kuşumuzu salıveririz’ demiş mübarek insan, var mısın böyle namaz kılmaya ?Hz.Rabia gibi, gözlerinde yaş kalmayıncaya kadar namaz da ağlamaya var mısın?

siz ondan güçlüsünüz, siz ona hükmedersiniz hadi kırın onun gücünü…Biliyorum yapacaksın sen bunu hadi o zaman bak Bilal-i Habeşi(RA) ezanı okumaya başladı
Öyle bir namaz kılacaksin ki ezanı okuyan Bilal-i Habeşi olacak, namaz kıldığın yer Mescid-i Haram(KABE) olacak ve İmamın Hz. Muhammed Mustafa olacak ve Hz. Ebubekir, Hz. Ömer,
Hz. Osman, Hz. Ali ve Sahabe-i Kiram ile birlikte namaza duracaksın… Öyle bir namaz kılacaksın ki, sırat köprüsünün üzerinde olacaksın aşağısı cehennem ve karşısında YÜCELER YÜCESİ ALLAHÜ TEALA ve Meleklerle saf tutarak…
Haydi şimdi namaz zamanı, haydi şimdi kurtuluş zamanı…
Önünde bunlar var… her isteğinin gerçekleşeceği sonsuz yaşam yurdu CENNET var….

KURTAR KENDİNİ…

Lütfen herkese yollayın iyiliği emreden topluluk olalım ve biz de her namaza başlayan kardeşimizle birlikte ecir kazanalım…
Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.
(Al-i İmran Suresi, 104)
Hadi ey kalbim durma artık tövbe et ve Yaradanına en güzel hamdini sun, temizle kalbini pislikten, dünyalıktan ve kula yakışır bir şekilde MEVLA’ya yaklaş…
Ve O GÜZELLER GÜZELİ Peygamberimiz, namazı en güzel kılan O kimse onun gibi kılamazdı, var mısın onun ümmeti olarak namaz kılmaya?
 
Yemeğini yemeden öğleyi geçirmiyorsun belkide zevkini çıkara çıkara
1 saatte yersin yemeği değil mi, yemek daha önemli değil mi ?

Ya ikindi ne olacak ?
Değil, değil mi?


Bu da olmadı var mı başka bahanen kalmadı mı yoksa uyduracak bir şeyler?

Bahanelerini dinleme(me)k isterim veya dur bunlarıda ben tahmin edeğim…
Sabah namazına uyanamıyorsun, sabahın köründe kim kalkacak ki uykunu mahvedeceksin değil mi?
Ya aşık olduğun kız yada erkek
Seninle sabah 5′de buluşalım deseydi sen ne yapardın saatini kurar erkenden yatardın,
Kafanla kıl o zaman, yoksa tamamen felç mi geçirdin (şimdi yırttın galiba) zannetme ki yırttın!!!
Aaa olmadı hastasın değil mi onun için kılamıyorsun, özür dilerim…
Ama iyileşmen için namaz kılman gerektiğini biliyor musun?

Oraya gittiğinde ilk sorulacak soru ne biliyor musun?
Yaa o zaman ne cevap vereceksin, vaktim yok diyemezsin, yer bulamadım diyemezsin, işim vardı diyemezsin değil mi?
Belki şunu dersin: ‘Bu kadar çabuk beklemiyordum ölümü yoksa kılacaktım ileride namazımı kaza namazıda kılacaktım’… ama senin yaşın genç daha yaşlanınca kılarsın değil mi hem o zaman bol bol vaktinde olacak, ya yaşlanamazsan…?
 

Ya sen namaz kılmadan, senin namazını kılarlarsa…!!???

Ya bu dar ve soğuk kabirde ne diyeceksin ben çok yogundum namaz kılamadım sana kul olamadım mı diyeceksin……………………..???



Ya azab bu kadar çetin olursa ya Namazın yoksa..?
Ya Bedir Savaşına ne demeli:
Ne olabilir ki namazdan önemli olan sebep?

 Şimdi bunları okuyan kardeşim. Haydi ! şuan nerede olursan ol eğer yakınlarıdna abdest alacak bir yer varsa hemen oturduğun yerden kalk ve gidip abdest al. Ardından 2 rekat namaz kılıp yüce Allah'tan bugüne kadar kılmadığın namazlar için af dileyip tevbe et. Ardından bir sonraki vakit namazını bekle. Ve o vakit namazıyla beraber bundan sonraki namazalarını eksiksiz kıl. Hayatının geri kalanında namazını tam anlamıyla eda eden, 5 vakit namazını kılan salih kullardan ol. Allah, eğer bu yazıyı okumayı sana nasip etmişse bilki unutulmamışsın ve yüce Rabbim, kendisine ulaşman için bu şekilde türlü türlü yollar gösteriyor sana. Bilki kendi pisliğinde boğulan onca kişi varken ve hiçbirinin aklında "Allah" kelimesi bile yokken, sana burada namaza davet eden bir yazıyı okumak nasip oluyor ! Bu bir tesadüf değil. Haydi şimdi kalk ve namaza koş, Rabbin bu yazıyı okduğunu ve aklından geçenleri biliyor ! O, huzuruna çıkmanı ve seni tertemiz bir kul yapmayı bekliyor...

" (Ey insanoğlu!) sana gelen her iyilik Allahtandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir. Ey Muhammed! Biz seni bütün insanlara bir elçi olarak gönderdik. Buna şahit olarak da Allah yeter. (Nisa Suresi,Ayet 79) "